İlamsız Takipte Sürelerin Önemi: Yargıtay Kararları Işığında Değerlendirme

İlamsız Takipte Sürelerin Önemi: Yargıtay Kararları Işığında Değerlendirme

İcra hukukunda ilamsız takip, alacaklının elinde bir mahkeme kararı olmaksızın borçludan alacağını tahsil etmesini sağlayan önemli bir yoldur. Ancak bu yolun kullanımı belirli sürelerle sınırlandırılmıştır. Özellikle borçlunun takibe itiraz etmesi halinde, alacaklının itirazın iptali veya itirazın kaldırılması yollarına süresinde başvurması gerekir. Aksi takdirde takip düşer ve aynı alacaktan dolayı yeniden ilamsız takip yapılması mümkün olmaz.

Bu konuda Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2004 tarihli kararı ile 19. Hukuk Dairesi’nin 2014 tarihli kararı, uygulamada sıkça karşılaşılan bir soruna ışık tutmaktadır.

[Görsel: Mahkeme salonu temalı adalet terazisi fotoğrafı]

1. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 14.09.2004 Tarihli Karar (E.2004/1784, K.2004/4153)

Bu kararda Yargıtay, alacaklının ilamsız icra takibine borçlunun itiraz etmesi üzerine İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinde öngörülen süreleri değerlendirmiştir. Mahkeme şu tespiti yapmıştır:

“İİK’nin 67/IV. maddesindeki altı aylık süre içinde itirazın kaldırılmasını istememiş olan alacaklı bir daha aynı alacaktan dolayı ilamsız icra yolu ile takip yapamayacağı gibi, bir yıllık sürenin geçmesi ile itirazın iptali davası açılmamışsa ilamsız takip düşer.”

Yani, borçluya yapılan ilamsız takipte itiraz üzerine duran takip için:
- 6 ay içinde itirazın kaldırılması yoluna gidilmezse,
- 1 yıl içinde itirazın iptali davası açılmazsa, alacaklının aynı alacaktan dolayı yeniden takip yapma hakkı ortadan kalkmaktadır.

Yargıtay, bu durumda alacaklının genel hükümlere göre zamanaşımı süresi içinde dava açabileceğini de vurgulamıştır.

[Görsel: Yargıtay binası veya hukuk dosyası görseli]

2. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, 25.11.2014 Tarihli Karar (E.2014/11883, K.2014/16888)

On yıl sonra verilen bu karar, 2004 tarihli içtihadın devamı niteliğindedir. Dava konusu olayda davacı, aynı alacak için ikinci kez ilamsız takip başlatmış ve borçlunun itirazı üzerine itirazın iptali davası açmıştır. Ancak Yargıtay, şu gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir:

“Bir yıllık süreyi geçiren alacaklının, genel hükümlere göre zamanaşımı süresi içinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. Bu itibarla açılan birleşen davanın reddine karar verilmesi gerekirken itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi doğru olmamıştır.”

Dolayısıyla, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi de aynı ilkeyi tekrar etmiş; bir yıllık sürede itirazın iptali davası açılmadığında takibin düşeceğini ve aynı alacaktan dolayı yeniden takip yapılamayacağını açıkça ifade etmiştir.

[Görsel: Süre kavramını anlatan takvim veya saat görseli]

3. Uygulamada Ne Anlama Geliyor?

Bu iki karar birlikte değerlendirildiğinde, şu sonuçlara ulaşılmaktadır:

- İtiraz üzerine duran ilamsız takipte, alacaklı mutlaka sürelere dikkat etmelidir.
- 6 ay içinde itirazın kaldırılması istenmezse,
- 1 yıl içinde itirazın iptali davası açılmazsa takip düşer.
- Takip düştükten sonra aynı alacaktan dolayı yeni bir takip başlatılamaz.
- Ancak alacaklı isterse, genel hükümlere göre alacak davası açabilir.

Bu durum, özellikle ticari uyuşmazlıklarda ya da cari hesap alacaklarında oldukça önemlidir. Zira takipten sonra uzun süre hareketsiz kalmak, alacaklının icra hakkını tamamen ortadan kaldırabilir.

Sonuç

Yargıtay 15. ve 19. Hukuk Dairelerinin bu kararları, icra takiplerinde sürelerin ne kadar hayati olduğunu açıkça göstermektedir. Alacaklılar açısından, takibin itirazla durması halinde sürelerin titizlikle takip edilmesi ve gerekli davaların zamanında açılması büyük önem taşır. Aksi halde, alacak tahsil imkânı kaybedilebilir.

Anahtar Kelimeler

İtirazın iptali, ilamsız takip, takip düşmesi, icra hukukunda süre, Yargıtay kararı, İİK m.67


WhatsApp
Hemen Ara